Kategoriler

  • Akademisyenlerle Röportaj
  • ArchQuestioned
  • Design
  • Etkinlik Takvimi
  • Gezi
  • İlham
  • Kültür-Sanat Etkinlikleri
  • Mekan Yorumlamaları
  • Mezun Hayatı
  • mimari
  • Mimarlık-İç Mimarlık Karşılaştırmaları
  • Nasıl?
  • Öğrenci Hayatı
  • PaftaÖneriyor
  • PaftaSuggests
  • Röportaj
  • Sürdürülebilirlik
  • Tasarım
  • Tasarım Bilkent
  • Uncategorized

Subscribe Now

* You will receive the latest news and updates on your favorite celebrities!

Paftamag Paftamag Paftamag
  • 0
    • Asign menu
    30 Haz 2022
    • Paftamag Paftamag Paftamag
    • Anasayfa
    • Blog
    • Ekibimiz
    • MANİFESTOMUZ
    • İLETİŞİM
    • Misafir Yazarlık
    • DAS
    • 0
      • Login to add posts to your read later list
    İlham

    Çöplüklerde Sanat 

    Çisem Özkal, 4 ay ago 0 1 min read 734  

     

    Art in the Dumpsters

    Sanat kimin içindir? Sanat için mi, toplum için mi?

    Art for whose sake? Art for art’s sake or art for society’s sake?

     

     

    Herkesin bu soruya bir cevabı vardır elbet. Ben de sizlere yalnızca eylemleriyle ve sanatıyla bu soruya cevap vermiş bir sanatçının; Efe Işıldaksoy’un ilham verici hikayesini anlatacağım

    Of course, everybody has an answer to this question. I will tell you an inspiring story of an artist who answered this question by his actions and art, Efe Işıldaksoy.

    Yönetmen ve sokak sanatçısı 47 yaşındaki, Efe Işıldaksoy’un  hikayesi;  yıllar  önceye dayanan  kendi içinde yaşadığı bir monologla başlıyor; “Malatya kayısısı yiyorum da Malatya’yı ne kadar tanıyorum, bakkalım Sivaslı, ben Sivas’ı gerçekten biliyor muyum?” O gün hem bir birey hem de bir sanatçı olarak büyük şehirler dışındaki Türkiye’yi ve Türk insanını tanımadığını fark ediyor. Televizyonda gördüklerinin, radyodan ya da bir başkasından dinlediklerinin yaşadığı coğrafyayı ne kadar doğru yansıttığını öğrenmek için bir yolculuğa çıkıyor. Dramatik bir film sahnesi gibi sırt  çantasıyla  tek başına tam 5 yıl sürecek bir yolculuk.  Sanatçı tüm Türkiye’yi dolaşıyor, gözlemler yapıyor  ve orada karşılaştığı her insana tek bir soru soruyor; “Bugüne kadar yaşadıklarınızdan çıkarttığınız hayat dersi nedir? “

    The story of 47 years-old director and street artist Efe Işıldaksoy starts with a monologue he had with himself “I am eating apricots from Malatya, how much do I know about Malatya? My grocer is from Sivas. Do I really know Sivas?” That day, he realized that he didn’t know Turkish people or Turkey except for the big cities as an artist and an individual. He went on a journey to see how correctly the TV, the radio, and the other people reflected where he lives. Just like a dramatic movie scene, a journey alone, with a backpack, and that will last five years. The artist wanders Turkey, observes, and asks one question to people he sees, “What is the life lesson you learned from what you have gone through so far?”

    Bu sorduğu soruya aldığı cevapları ise 1+1=3 adlı bir belgesele dönüştürüyor. Bu süreçte, yaptığı yolculuk öncesi Türkiye hakkında işittiklerinin büyük bir çoğunluğunun hatalı olduğunu anlıyor. Sorduğu tek soruya karşılık aldığı cevaplardan ise Türk toplumundaki en büyük sorunun saygısızlık ve sevgisizlik olduğuna karar veriyor.

    He turned the answers he got to that question into a documentary called 1+1=3. He realizes that what he heard about Turkey before was mainly incorrect in this journey. From the answers he got to that only question, he understood that the biggest problem of Turkish society is disrespect and lovelessness.

    Resim müzik, tiyatro gibi sanat dallarının insanın duygu reflekslerini harekete geçirdiğini savunuyor Efe Işıldaksoy. Bir diğer anlatımla, incelediğimiz bir eserden, dinlediğimiz bir besteden aldığımız his ve duyguyu hayatımıza geçirme eğiliminde olduğumuza inanıyor. Saygı ve sevgisizliğin sebebini şu şekilde özetliyor: “Eğer sanatı para yoluyla insanların elinden alırsanız bu duygu reflekslerinin gelişmemesine sebep olursunuz ki sistemin istediği de zaten budur. Duygu reflekslerini zayıflattıkça da insanlar robotlaşmaya başlar ve böylelikle de insanlar sevgiyi ve saygıyı kaybeder.”

    Efe Işıldaksoy defends that art branches like painting, music, and theatre activate people’s emotional reflexes. In other words, he believes that we tend to implement the feelings we get from an artwork we view or a composition we hear. He summarizes the reason for disrespect and lovelessness as: “If you take art away from people by money, you prevent the development of emotional reflexes, which by the way what the system wants. The more their emotional reflexes weaken, the more they become robots, and thus, they lose love and respect.”

    Sorunu kendi diliyle özetleyen Efe Işıldaksoy, sanatın herkese ulaşarak duygu reflekslerini başta çocuklar ve gençler olmak üzere herkes için harekete geçirmesini amaçlıyor. Amacına yönelik projenin başlangıcı ise bir rastlantıya dayanıyor.  Bir gün Arnavutköy ‘de bir gecekondu mahallesine resmini attığını ve kısa bir süre sonra yaşlı bir adamın çöpten resmini çıkarttığını görüyor. Adama ne yaptığını soruyor. Yaşlı adamsa resmi evine götüreceğini söylüyor. Evindeki duvarda 15 sene önce çöpten çıkardığı bir tablonun asılı olduğunu söylüyor. İşte tam da o an sanatçı ne yapması gerektiğini anlıyor.  Eserlerinin eşit bir şekilde herkese ulaşabileceği nokta: Çöpler.  Dünyanın her bir noktasında  ücretsiz sergi yapabileceği tek yer.

    Efe Işıldaksoy explaining the problem in his terms, wants art to reach out to everybody and activate emotional reflexes for everyone starting with children and teenagers. The purpose-built projects start with a coincidence. One day, he tossed his painting in a dumpster in a slum in Arnavutköy and saw that an older man had taken it out from the dumpster. He asks what he is doing, and the older man says he will bring that to his house. He says he has an old painting he took it out from the dumpster 15 years ago. At that moment, he figures out what he should do. A point where his works will be available for everyone equally: Dumpsters. A place where he can exhibit his works free around the world.

    Bu rastlantıdan sonra, Kafalar Hep Karışık adlı proje ortaya çıkıyor. Resimlerini çöp kenarlarına bırakıyor. Eserlerini bulan kişiler de belki ilk kez bir sanat eserine sahip oluyor ve sanata karşı yakınlık duyma şansını yakalıyor. Ayrıca Işıldaksoy bu projeyle saygısızlığın bir diğer nedeni olabilecek başka bir noktayı da engelliyor: Eleştirilmek. Sanatçı insanların birbirini eleştirmesini kınıyor.  Dünyada var olma amacımızın kendimiz olmak olduğunu ve bunun içinde özgürce kendimizi ifade etmemiz gerektiğini savunuyor. Eserlerini çöpe attığı için de hiçbir resim eleştirmenin eleştirisine maruz kalmıyor çünkü sanatçı tarafından çöpe atılmış bir sanat eseri adeta kutsanmış gibi hiçbir eleştirmen tarafından eleştirilemiyor.

    After this encounter, he came up with the project Kafalar Hep Karışık (Minds Always Confused). He leaves his paintings near dumpsters. People who find his paintings may have the artwork for the first time and have a chance to be close with art. Also, Işıldaksoy prevents another reason for disrespect with this project: criticism. The artist condemns people for criticizing others. He defends that the purpose of our existence is to be ourselves; thus, we have to be able to express ourselves freely. Since he tosses his work in dumpsites, the work cannot be criticized because a work tossed by its artist is like a blessed work that cannot be criticized.

    Bir süre sosyal medya aracılıyla   Rastarules adlı hesaptan insanlara resimlerini bıraktığı konumu ve saati haber veriyor.  Çöplere bir süre resimlerini bırakmaya devam eden Işıldaksoy bıraktığı  50. çöpte Danimarka’dan bir davet alarak orada da bu projeye devam etmesi isteniyor. O da tüm Danimarka’yı gezip oradaki çöplere resimlerini bırakıyor. Danimarka’nın ardından Almanya, Barcelona’da ve tekrar İstanbul’da ulaşılabilir sergisini oluşturuyor.

    He informs people about the location and the time he left the work via social media from an account called Rastarules. Continuing to leave paintings in dumpsites, after his 50th work, Işıldaksoy received an invitation from Denmark to continue his project there. He wandered Denmark and left his paintings in the dumpsites there. After Denmark, he created his available exhibitions in Germany, Barcelona, and again in İstanbul.

    Sanatçı, projesinin asıl hedef kitlesinin çocuklar ve gençler olduğunu söylüyor. Yetişkinlerde sanatla tanışmanın daha sınırlı bir etkisi olduğunu, çocuklarda ve gençlerde   ise duygu reflekslerini daha güçlü bir şekilde harekete geçirdiğini dile getiriyor.

    The artist says his target group is children and teenagers. He says that meeting with art has a limited effect on adults, and the emotional reflexes of children and teenagers can be activated better.

    Yaptığı proje merak konusu olmanın yanında Türkiye’de bir, dünya da ise Danimarka, Hollanda Amerika gibi pek çok ülkede araştırma konusu oluyor. Günümüzde bazı güzel sanatlar alanındaki üniversitelerde de Işıldaksoy’un çalışmaları ders kaynağı olarak kullanılıyor. Ayrıca sanatçının hakkında yapılan araştırmalar bildiri olarak kabul edilerek Efe Işıldaksoy’un sanat tarihine geçmesine sebep oluyor.

    Not only is his project interesting, but it is also a research subject in lots of countries in addition to Turkey, like Denmark, the Netherlands, and America. In some fine arts educations, Işıldaksoy’s works are used as a source. Also, the research done about the artist is accepted as a statement, making him a part of the history of art.

    Bu süreçte beklemedik şeylerle karşılaştığını söyleyen ressam, projenin ilk aşamasında sosyal medya aracılığıyla insanlarla iletişime geçerek projesinin amacına uygun bir dönüt aldığını ve resimlerine ulaşanların duygu reflekslerini etkilediğini söylüyor. Ancak zamanla bu durumun koleksiyonerlerin ticari amaçlarla resimlerini almaya çalışmasıyla yön değiştirdiğini fark ediyor. Bu durumu önlemek için eserlerini bıraktığı konum ve saat hakkında sosyal medyada duyuru yapmamaya başlıyor. Şimdilerde resimlerini hangi çöplüğe bıraktığı bilinmiyor.

    The artist says that he encountered unexpected things during the process, at the first stages of the project, communicating with people via social media. He says he received fit-to-purpose feedback, and the receivers’ emotional reflexes were affected. However, the situation changes into collectors trying to have the pantings for commercial reasons by the time the situation changes. To prevent this, he stopped announcing the time and the location of the paintings. Now, it is unknown where he drops his paintings.

    Yaşayan, sanat tarihine geçmiş bir ressam olarak kendisine düşen sorumluluğun daha fazla olduğunu hisseden Işıldaksoy, yeni bir projeyi hayata geçirmeyi hedefliyor .Dünyanın birçok yerinden çağdaş sanat ve sokak sanatçılarının eserlerinden oluşan bir müze oluşturmayı planlıyor. Elbette  sıradan bir müzeden farklı bu müze. Ücretsiz ve herkesin mobil halde yararlanabileceği bu müzenin aynı zamanda Anadolu’nun bütün köylerini gezmesini amaçlıyor.

    As an artist who is alive and yet has already become a part of the history of art, Işıldaksoy realizes he has more responsibility and aims to implement a new project. He aims to create a museum consisting of artworks from street artists worldwide. Of course, it will be different from a regular museum. It is aimed to be free, available for everyone, mobile and traveling all the villages of Anatolia.

    Bu fikri ise yine 5 yıl boyunca Türkiye’nin öncelikli olarak da Anadolu’nun köylerine yaptığı geziler sonucunda elde ediyor. Sanki bir zaman makinesiyle yolculuk yapılmış gibi hissettiğini söyleyen Işıldaksoy bu köylerde yaşayan insanların sanata, bilime ihtiyaçlarının çok olduğunu görüyor. Bir sanatçı olarak bir az olsun insanlara fayda sağlamayı amaçlayan bu projeyi hayata geçirmeyi istiyor ve çalışmalarına devam ediyor. Yaptığı ve yapacağı çalışmaların kelebek etkisiyle de olsa toplumun geleceği için önemli olduğunu söylüyor. Bana sorarsanız şimdilik bu hikâyenin sadece başlangıcı. Belki bir gün Anadolu’nun bilinmeyen bir köyünün kahvehanesinde çağdaş sanat üzerine sohbetler edilir, evlerinin duvarları grafiti çalışmalarıyla dolar, çöpler sanatın merkezi haline gelir.

    He got this idea as a result of the trips he made to the villages of Turkey, primarily Anatolia, for five years. Feeling as if he made time travel, Işıldaksoy sees that the people there need art and science a lot. As an artist, he wants to implement this project that will do good for people, and he continues his works. If you ask me, this is only the beginning of the story. Maybe someday, Anatolia’s unknown villages have people talking about contemporary art in cafes. The walls get covered with graffiti, and dumpsites become the heart of art exhibitions.

    Kelebek etkisini Efe Işıldaksoy minimal olarak gözler önüne seren ressamın hikâyesini dinledikten sonra neden olmasın diyor insan.  Bir soru, bir yolculuk, bir tesadüf, bir proje ve sanat tarihine geçecek bir başarı… Kim bilir bizi daha ne ilham verici amaçlar ve sonuçlar bekliyor. O zamana kadar mahallenizin çöplerini kontrol etmeyi unutmayın. Şanslıysanız Efe Işıldaksoy’dan bir armağan sizi bekliyor olabilir.

    After seeing Efe Işıldaksoy showing us the butterfly effect, why not? A question, a trip, a coincidence, a project, and a success to be mentioned in history books… Who knows what inspiring aims and results are out there for us. Until then, do not forget to check your dumpsters. If you are lucky, there can be a gift from Efe Işıldaksoy waiting for you.

    Editör Editor: Beliz Karatoprak

    Çevirmen Translator : Simay Aybüke Larçin

    Grafiker Graphic Designer: Meliha B. Doğan

    Kaynakça

    Sources

    Login • Instagram, https://www.instagram.com/rastarules/.

    “Müze Yerine Çöplük: ‘Kafalar Hep Karışık.’” Arkitera, 24 July 2019, https://www.arkitera.com/haber/muze-yerine-copluk-kafalar-hep-karisik/.

    YouTube, 13 Nov. 2020, https://youtu.be/4HLh0Pvr_4s. Accessed 18 Feb. 2022.

    YouTube, 24 May 2018, https://youtu.be/2P-NpmkibFY. Accessed 18 Feb. 2022.

    YouTube, 27 May 2015, https://youtu.be/GVfxI4othCg. Accessed 18 Feb. 2022.

    Tags #Çisem Özkal #Çöplük #Efe Işıldaksoy #İlham #Kafalar Hep Karışık #Sanat
    Previous

    Lucia Heffernan ile Röportaj

    Next

    Kırmızı

    Çisem Özkal

    Related posts

    İlham

    ANDREW WARHOLA: Herkes Bir Gün 15 Dakikalığına Ünlü Olacak! 

    Ezgi Gaye Göncü, 5 sene ago 2 min read  
    Design

    Kentin Hücreleri 

    Furkan Erdem Sözeri, 2 ay ago 11 min read  
    İlham

    This is Not an Essay About Golden Ratio 

    Eda Tarakçı, 4 sene ago 4 min read  
    İlham

    8 Mart: ‘Kadın’a Bir Bakış 

    Duygu Çöplü, 4 sene ago 4 min read  
    İlham

    Meraktan Doğan Müzeler 

    Görkay Düzgün, 4 sene ago 1 min read  

    Efsanenin Hayatından Çıkartabileceğimiz 4 Ders 

    Beliz Karatoprak, 3 sene ago 7 min read  

    Bir cevap yazın Cevabı iptal et

    Required fields are marked *

    Subscribe for newsletter

    * You will receive the latest news and updates on your favorite celebrities!

    Arşiv

    Subscribe Now

    * You will receive the latest news and updates on your favorite celebrities!

    Hot Tags

    ankara architecture bilkent Bilkent University Bilkent Üniversitesi PaftaMag Sanat serra koz Tasarım İlham

    Kategoriler

    • Akademisyenlerle Röportaj
    • ArchQuestioned
    • Design
    • Etkinlik Takvimi
    • Gezi
    • İlham
    • Kültür-Sanat Etkinlikleri
    • Mekan Yorumlamaları
    • Mezun Hayatı
    • mimari
    • Mimarlık-İç Mimarlık Karşılaştırmaları
    • Nasıl?
    • Öğrenci Hayatı
    • PaftaÖneriyor
    • PaftaSuggests
    • Röportaj
    • Sürdürülebilirlik
    • Tasarım
    • Tasarım Bilkent
    • Uncategorized
    WordPress Theme built by Shufflehound.
    • Login
    • Register

    Forgot Password

    Registration is closed.